Osmanlıca

Kısaca: Kasgarli Mahmud'un Dîvân'inda bahsettigi Oguz ve Hâkâniye diye adlandirdigi iki edebi siveden birî olan Oguz Türklerinin kullandigi dilin devami olan ve Tüklügün îslâmi devlet içinde gelisen, Osmanli hanedanina nisbetle, devlete ve resmî yazisma diline sâmil olarak Osmanlica adini alan, Selçuklularin son zamanlarindan Cumhuriyet Devrine kadar yedi yüzyil kullanilan^ ve kesintisiz eserlerini veren Osmanli Türklügü'nün dilidir. ...devamı ☟

osmanlıca
Osmanlıca

OSMANLICA (yada OSMANLI TÜRKÇESI), Kaşgarlı Mahmud'un Divan'inda bahsettigi Oguz ve Hakaniye diye adlandirdigi iki edebi siveden biri olan Oguz Türklerinin kullandigi dilin devami olan ve Tüklügün islami devlet içinde gelisen, Osmanli hanedanina nisbetle, devlete ve resmi yazisma diline samil olarak Osmanlica adini alan, Selçukluların son zamanlarindan Cumhuriyet Devrine kadar yedi yüzyil kullanilan^ ve kesintisiz eserlerini veren Osmanli Türklügü'nün dilidir. Bu itibarla Osmanli Türkçesi olarak adlandirmak gerekir. Osmanlica deyimi daha çok müstesrikler tarafindan verilmistir.

Eski Türkçe Devresi'nden sonra, Türk kültür tarihi içinde eserlerimiz Türklügün göçleri ve yeni yeni kültür merkezlerinin ortaya çikmasi üzerine; içinde Kuzey-Dogu (Kipçak, Çagatay) ve Bati Türkçesini alan onüçüncü asra kadar "Müsterek Orta Asya Yazi Dili" verilmistir. Bati Türkçesi adini verdigimiz Oguz Türkçesi; Osmanli Türkçesi, Azeri agzi ile birlikte olan müsterek devrelerini, hemen hemen onbesinci yüzyilin ortalarina kadar sürdürürler. Ancak bu zamandan sonradir ki, Selçuklular Devri'nin sonunda yer alan ve Eski Anadolu Türkçesi adi ile andigimiz her iki agizin müsterek olduklari zaman görülen bazi ayriliklarin bir kismi Osmanli, bir kismi da Azeri Türkçesi'nde umumileserek onaltinci yüzyildan baslamak üzere iki agizin kesin çizgilerle ayrilmasina sebeb olur. Bunun yaninda her iki sivenin komsularindan alinan kelimeler, Arapça ve Farsça olanlar hariç, Azeri ve Osmanli Türkçelerinde anlasmada çikacak ikinci bir ayriligi ortaya çikarirlar. Azeri Türkçesi daha çok Rusça ve Mogolca ile onlara yakin yerlilerin ve Hintçe'nin kollarindan kelimeler alirken, Osmanli Türkçesi de komsu Avrupa milletlerinin dillerinden kelimeler almistir. Gerçekte, kurulan büyük bir imparatorlugun sinirlan içine aldigi pek çok milletin dilinden Osmanli Türkçesi, topraklarla birlikte yeni kelimeler de fethederek onlari millilestirmistir. Bu durum az çok Türkçe'nin karekteri icabi da böyledir. Bu kelimeler daha çok, Italyan, Yunan, Arnavut, Sirp, Romen, Bulgar vs. gibi milletlerin dillerinden girmistir. Ancak bu milletlerin dillerinden alinan kelimeler, Türkçe'nin içinde yogurulurlar.

Arapça ve Farsça'dan gelen kelimeler ise yadirganmazlar. Çünki Osmanlilarda bu iki dile hiç bir zaman yabanci diller gözü ile bakilmaz. Bu sebepledir ki Türkçe basta olmak üzere Arapça ve Farsça gramer unsurlari Osmanli Türkçesine girmis yabanci kelimelerde herhangi bir ayrilik gözetilmediginden, galat da olsalar, Türk zeka ve kabiliyetinin ürünü olan kelimeler ortaya çikmistir. Bu durum tamlamalara da sirayet etmistir.

Islami devre içerisinde Bati Türklügünün dili olan Osmanli Türkçesi, devre itibariyle Türk Dili Tarihinin Orta ve Yeni Türkçe Devreleri içine girmektedir. Tarihi Türkiye Türkçesi adini da verdigimiz Osmanli Türkçesi ilk devir eserlerinde; Türki, Lisan-i Türki ve Türkmence olarak adlandirilir. Cevdet Paşa ve Fuat Paşa tarafindan yazilan gramerin adi da Kavaid-i Osmaniye'dir. Cevdet Pasa daha sonra Osmanli lafzini birakmadan eserini tekrar yazmistir. Bu isim daha bazi gramer kitaplarinda Lisan-i Osmani, Osmanlica, Osmanli Sarfi, Nahv-i Osmani, Osmanlica Dersleri gibi günümüze kadar gelmektedir. Ancak Süleyman Pasa ve Semseddin Sami gibi zevatin yazdigi gramerlerde ilm-i sarf-i Türki ve Nev usul Sarf-i Türki gibi yine Türki lafzina yer verilir. Deny ve Redhouse gibi batililar ise, eserlerinde her iki kelimeye de yer vermislerdir.

Onüçüncü yüzyildan yirminci yüzyila kadar devam eden.alfabe olarak Arap menseyli islami Türk alfabesine yer veren Osmanlica'yi; 1. Eski Osmanlica, 2. Klasik Osmanlica, 3. Yeni Osmanlica olarak üç devreye ayirmak gerekir.

Birinci devre, yukarida da belirtildigi gibi Osmanli Azeri Türkçelerinin birlestigi onüç-onbesinci yüzyillari içine alan, yabanci dillerden gelen kelimelerin az oldugu anlasilir ve açik Türkçe devresidir. Bu devreye Eski Anadolu Türkçesi veya Ilk Osmanli Türkçesi de denmektedir.

Ikinci devre Klasik Osmanlica Devri'dir ki onalti-ondokuzuncu asirlari içine almaktadir. Türkçe bu devrede Arapça ve Farsça'dan gelen kelime ve gramer kaidelerine ziyadesi ile açilmistir. Ancak bu durum, yazilan eserlerin mevzuuna ve islenisine'göre, dilin açik ve anlasilir veya kapali olmasi sekli, degismektedir. Mesela Baki'nin Divan'ini anlamak güç olabilir. Fakat Mealimü'l-Yakin adli siyer kitabi gayet açiktir ve anlamada zorluk çekilmez. Ancak belirli kültür seviyesine ulasmamis bir insan, hangi devirde olursa olsun günlük kelimelerin disinda hiç bir sey anlamaz ve cehaletini ortaya konan eserlere yüklemekten kendini alamaz. Bu durum göz önüne alindigi takdirde elbette çobanin ve padisahin dili bir olmayacaktir. Çünki dünyalari baskadir. Fakat umumiyetle onaltinci yüzyildan itibaren Arapça ve Farsça'dan meydana gelen kelimeler agirlik kazanmaya baslar, onyedinci ve on sekizinci yüzyillarda gittikçe koyulasir, anlasilmaz bir hal alir. Türkçe kelimelerin cümlenin sadece fiilinde kaldigi görülür. Nesir dilinde pek fazla anlasmazlik ortaya çikar. Nasyonel Sosyalistm dili ise, bir noktada ölçülü bir cümle yapisina sahib oldugu için, kendini pek kaybetmez. Bu devre Klasik Osmanlica olarak adlandirilan devirdir. Ancak bunda büyüyen ve gelisen bir devletin, her sahada, dilindeki ihtisam ve ifada kabiliyetinin bulunmasi ve kültür seviyesi hayatinin yükselmesi de büyük rol oynamistir. Devrenin sonunda bu durum halk siirinde de kendini göstermistir. Fakat bu iki yüzyilda halk siirinin dili 1908'den sonra gerçeklestirilecek olan ikiligi ortadan kaldirmis ve halk dili ile yüksek zümre dili birbirine yaklasmistir.

Yeni Osmanlıca Devresi ise, ondokuz-yirminci asirlari Cumhuriyet devrine kadar içine almaktadir. Osmanlica'nin bu sonuncu devresi, gazeteci lisaninin basladigi, Arapça ve Farsça tertiplerin çözüldügü Türkçe'nin kendi kaidelerine sahip çikmaya basladigi devirdir. Fakat bu devrede de Arap ve Fars dillerinden gelen kelimelerin yaninda bati dillerinden pek fazla kelime gelmistir. Hatta bu durum Cumhuriyet devrinden sonra günümüze kadar uzanmistir.

Her ne sekilde olursa olsun Osmanli Türkçesi'ne, kültür dili olmasi hasebiyle, bir yüksek zuma dili olarak bakmak mümkündür. Ancak "Arapça, Farsça ve Türkçe'nin karisimi bir dildir" demek yanlistir. Eger öyle olsa idi geride kalan kültür hazinesine Araplarin ve Parslarin da sahip çikmasi gerekirdi. Halbuki bu hazine, sadece Türk Milleti'nindir. Yalniz bu dil zeki selim sahibi yüksek tabakanin dili olmus ve halk dilinden ayrilmis olarak zuhur etmistir. Yazi dili, aradigi açik ve anlasilir sekle ancak yirminci asrin baslarinda kavusmustur. Böylece bu devirden sonra yazi ve halk dili birbirine yaklasmis ve zamanla aradaki açigi kapatmistir.

Osmanlica içinde ele aldigimiz ilk devre ise sonda yer alan her iki devreden daha açik ve anlasilir bir durum gösterir. Bu devrenin eserleri bugün bile anlasilir durumdadir. Fakat son devre nisbete ilk devrede, sonradan kullanistan düsen arkaik kelimeler yer almaktadir. Bugün milletimizin zevkle okudugu Yunus Divani ve Mevlid gibi eserler bu devrin mahsulüdür. Her ne sekilde olursa olsun Osmanlıca, yedi yüzyil süren uzun ömrü ile Türklüg'ün en büyük yazi dili olmustur.

http://www.turkcebilgi.com/sozluk adresindeki Sözlük bölümüzde 40 bine yakın Osmanlıca kelimenin anlamlarına erişebilirsiniz

osmanlıca

Türkçe osmanlıca kelimesinin İngilizce karşılığı.
Ottoman Turkish

osmanlıca

devleti'nin yayıldığı bütün ülkelerde kullanılmış olan, özellikle xv. yüzyıldan sonra arapça ve farsçanın aşırı etkisinde kalan türk yazın dili.

osmanlıca

Türkçe osmanlıca kelimesinin Almanca karşılığı.
das Osmanisch

osmanlıca

bakınız Osmanlı Türkçesi.

osmanlıca

Osmanlıca osmanlıca kelimesinin Türkçe karşılığı.
Osmanlıların konuştuğu dil olup, Türkçe, Arapça ve Farsçadan müteşekkildir.

Bu konuda henüz görüş yok.
Görüş/mesaj gerekli.
Markdown kullanılabilir.

Osmanlıca
2 yıl önce

Osmanlıca ya da Osmanlı Türkçesi, Osmanlı İmparatorluğu'nun ilk anayasası olan Kânûn-ı Esâsî’de geçtiği hâliyle Türkçe (Osmanlıca: لسان توركى Lisān-ı...

Osmanlı Devleti, Türkçe, Arapça, Farsça
Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat
6 yıl önce

Osmanlıca - Türkçe Ansiklopedik Lûgat Ferit Devellioğlu tarafından yazılan ünlü ve kapsamlı sözlük. İlk baskısı 1962`de yapılan sözlük Aydın Sami Güneyçal...

D
2 yıl önce

deltadan geldiği kabul edilir. Osmanlıca sözlüklerde de kulanılan Tı/Dı (ط) Arapça’ya özgü bir harf ve sestir (Ṫ). Osmanlıca’da ve Türkçede bu harfle başlayan...

D, A, ASCII, Almanya, B, Bilgisayar, Biyokimya, C, D vitamini, E, Ekonomi
Mirliva
2 yıl önce

rütbesinden itibaren kazanılırdı. Mirliva kelimesi mir (Osmanlıca: مير, kuman) ile liva (Osmanlıca: لوا, tugay) kelimelerinin birleşmesi sonucu oluşturulmuştur...

Mirliva, Ansiklopedi, Ansiklopedik
Ahıska
2 yıl önce

dolayı Osmanlıca Ahalsihe yerine Ahasihe yazılmış olabileceğini belirtmiştir. Daha geç tarihte, Muvahhid Zeki’nin 1927 yılında yayımlanan Osmanlıca kitabında...

Ahaltsihe, 1578, 1628, 1828, 1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı, 1829, 1861, Ahıska Türkleri, Bomonti, Edirne Antlaşması, Ermeni
Ahılkelek
2 yıl önce

anlamına gelen Gürcüce Ahalkalaki'den (ახალქალაქი) gelir. Osmanlıca tahrir defterlerinde ve Osmanlıca kaynaklarda Ahalkalaki'nin adı "Ahalkalak" (آخلكلك /...

Ahalkalaki, 2005, Azerbaycan, Demiryolu, Ermeniler, Gürcistan, Gürcüce, Samtshe-Cavaheti, Türkiye
Sadrazam
2 yıl önce

Sadrazam (Osmanlıca: صدر اعظم; sadr-ı âzam) ya da vezîr-i âzam (Osmanlıca: وزیر اعظم‎), Osmanlı İmparatorluğu'nda padişah adına devlet işlerini yöneten...

Sadrazam, 15. yüzyıl, 16. yüzyıl, Abdurrahman Nureddin Paşa, Ahmed Arifi Paşa, Ahmed Hamdi Paşa, Ahmed Tevfik Paşa, Ahmed Vefik Paşa, Ahmed İzzet Paşa, Alemdar Mustafa Paşa, Ali Rıza Paşa
T
2 yıl önce

çıkarılması ile oluşturulan sestir. Osmanlıca sözlüklerde de kulanılan Tı/Dı (ط) Arapça’ya özgü bir harf ve sestir (Ṫ). Osmanlıcada ve Türkçede bu harfle başlayan...

T, A, B, C, D, E, F, G, H, I, J